Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
1. Organizmayı eyleme iten ve eylemi yönlendiren içsel uyarım durumu.
2. Kişinin enerjisini belli bir hedefe yönlendiren davranışları için gösterilen bilinçli veya bilinçsiz gerekçeler.
Bu gerekçeler tipik olarak: Duygular, beklentiler, arzular, beklentiler ve kaygılardır. ( Budak: Psikoloji Sözlüğü)
Güdü: Organizmayı etkileyerek harekete hazır hale getiren iç ve dış uyarıcılardır.
Güdülenme: Organizmanın bir güdünün etkisiyle harekete hazır hale geçerek davranışta bulunma sürecidir.
1) Güdülenmiş Davranış Seçicidir: Aç bir insanın önüne su ve yemek konursa yemek yer.
2) Güdülenmiş Davranış Etkindir: Organizma güdüsünü tatmin edene kadar çaba gösterir.
3) Güdülenmiş Davranış Yorucudur: Organizma güdüsünü tatmin ederken çabalar, yorulur.
Organizmayı harekete hazır hale getiren 3 tür güdü vardır:
1) Fizyolojik güdüler
2) sosyal güdüler
3) İçgüdüler
Örnek: Açlık, susuzluk, annelik, cinsellik, dinlenme, uyku, boşaltım
Özellikleri:
• Tüm canlılarda bulundukları için evrenseldir.
• Diğer güdülerin temelini oluşturdukları için birincildir.
• Kalıtım yoluyla kazanılır.
• Sosyal güdülerin kaynağıdır.
• İnsanlarda ve hayvanlarda ortak olarak bulunur.
• Yaşamak için zorunludur.
Örnek: Sevme, sevilme, beğenilme, başarı, hırs, kendini gerçekleştirme vs.
Özellikleri:
• Kaynağı çevredir, toplumdur.
• Bireyden bireye, toplumdan topluma değişir.
• İleriki yaşlarda daha çok etkindir.
• Fizyolojik güdülerden daha karmaşıktır.
NOT:
• Fizyolojik güdüler evrenseldir, Sosyal güdüler ise özneldir. Bireyden bireye, toplumdan topluma değişir.
Fizyolojik güdüler doğuştandır(kalıtım), Sosyal güdüler ise öğrenme sonucu kazanılır.
• Duruma göre biri diğerinden üstün olabilir.
Doğuştan kazanılan, niçin yapıldığı bilinmeyen, bir türün bütün bireylerinde aynı şekilde görülen, kalıtım yoluyla bireyden bireye aktarılan, evrimleşmemiş davranışlardır.
Örnek: Arının bal yapması, Örümceğin ağ örmesi vs.
Özellikleri:
• Doğuştandır, yani öğrenilmemiştir. ( Arının bal yapması )
• Otomatiktir. ( Arı, kovanın bal ile taştığına aldırmadan bal yapar.)
• Türe özgüdür. ( Arı bal yapar, Örümcek ağ yapar, Köpek havlar, Kuş uçar vs.)
• Evrimleşmemiştir. ( Bin yıl önceki örümceklerde ağ yapıyordu. )
• Hayvanlarda görülür.
NOT:
• Fizyolojik güdüler evrenseldir, İçgüdüler ise türe özgüdür.
• Fizyolojik güdüler ve İçgüdüler doğuştandır.
• Fizyolojik güdüler otomatik değildir, İçgüdüler ise otomatiktir.
ALIŞKANLIK
Çok iyi öğrenilmiş, tekrar edile edile düşünmeden yapılır hale gelmiş davranışlardır.
Örneğin: Sigara, içki gibi.
Özellikleri:
• Alışkanlık ile İçgüdü aynı şey değildir. Alışkanlığın temelinde öğrenme vardır, İçgüdü ise doğuştandır.
REFLEKS
Organizmanın bir uyarıcıya karşı verdiği ani ve istem dışı tepkidir.
Örneğin: Öksürmek, gıdıklanmak, esnemek, gözbebeğin küçülmesi vs.
“Refleksler geliştirilebilir”
NOT:
• Refleksler geliştirilebilir. ( Karateciler, Tenisçiler, Kaleciler )
• Refleksler ortadan kaldırılamaz, bir süre geciktirilebilir. (Öksürüğümüzü bir süre tutabiliriz; ama gıcık fazla olursa tutamayız.)
• Refleksler organizmayı tehlikelere karşı korur. (Gözbebeğin ışığa karşı büyüyüp küçülmesi.)
DUYGU VE HEYECAN
Duygu: Uyarıcıların organizmada oluşturduğu haz ve acı hissine duygu denir.
Heyecan: Kısa süreli çok yoğun duygulara heyecan denir.
NOT:
• Heyecanın yararları ve zararları vardır.
• Heyecan insanın düşünme kapasitesini azaltabilir, karar vermesini zorlaştırabilir.
• Fazla heyecana maruz kalan insanlarda bir takım rahatsızlıklar ( kalp, mide, bağırsak ) ortaya çıkabilir.
• Bunun yanında heyecan insana normalin üzerinde enerji kazandırır. ( Bir normal koşmamız vardır, bir de köpek bizi kovalarken koşmamız vardır. )
• Az heyecan yararlı, çok heyecan zararlıdır.
• Heyecan sonucunda organizmada iç değişmeler ( kalp atışının hızlanması ) ve dış değişmeler ( yüz ifadesinin değişmesi ) oluşur.
yukarıda sözlük anlamını verdiğimiz “güdü” ve “güdülenme” kavramının bir çok psikolog tarafından daha değişik tanımları da yapılmıştır. bu değişik tanımları biraz sonra aşağıda göreceğiz. ama bu tanımlar yapılırken ortak olarak ele alınan nokta, güdülenmenin bir ihtiyaçtan dolayı oluşmuş olmasıdır. tanımların çoğu bu yönüyle benzerlik arz etmektedir. isterseniz tanımlara geçmeden önce güdülenmeyle ilgili güzel bir örneğe bakalım;
akşam saat onu geçmiş durumda, yarınki sınava hazırlanmak amacıyla ders çalışıyorsunuz. okuduğunuzu anlamaya başlıyor ve acıktığınızı fark ediyorsunuz. canınız bir şey çekiyor ama ne olduğunu isimlendiremiyorsunuz. evet, buldunuz! canınız işkembe çorbası istiyor. işkembeci 10 dakikalık uzaklıkta, sizinle aynı yurtta kalan arkadaşınız selim’e gidiyorsunuz ve “haydi gel, köşedeki işkembecide birer işkembe çorbası içelim” diyorsunuz. işkembecide çorbayı zevkle içerken içinizden “iyi ki aklıma çorba içmek geldi, tam da yerini buldu!” diye düşünüyorsunuz. selim’ le beraber olmak da hoşunuza gidiyor. tekrar odanıza dönüp çalışmaya başladığınızda, okuduğunuzu biraz öncesine göre daha iyi anlamaya başladığınız görüyorsunuz.
yukarıda anlatılana benzer duygu ve düşünceleri herkes günlük hayatında yaşamıştır. nasıl oluyor da aç olduğunuzun farkına varabiliyorsunuz? yalnız aç olduğunuzun farkına varmakla kalmıyor, yukarıda verilen işkembe çorbası örneğinde olduğu gibi, belirli bir türden bir yiyeceği canımızın çektiğini de anlayabiliyoruz. neden yalnız gitme yerine bir arkadaşımızla gitmeyi tercih ediyoruz.? böyle soruların cevabını bulmaya çalıştığımız zaman güdülenme psikolojisinin alanı içine girmiş bulunuyoruz. (cüceloğlu:s-229, 230)
organizmanın dürtü ya da ihtiyaçların etkisiyle harekete hazır hale gelerek amaca yönelik davranışta bulunmasına ve amaca yönelik davranışta bulunmasına ve amaca ulaştıktan sonra rahatlamasına güdülenme (motivasyon) denir. organizma amacına ulaşıp doyuma kavuşunca güdü geçici de olsa giderilir ve organizma dengesini yeniden bulur. dürtü bir istek ya da ihtiyaçla (işkembe çorbası içme isteği) başlar, güdünün uyandırdığı davranışla devam eder(çorbacıya gitme) ve amaca ulaşıp doyuma kavuşmakla (işkembe çorbasını içmek) son bulur. [1]
güdülenme, psikoloğun konu hakkında söylemek istediği hemen her şeyi içeren oldukça geniş kapsamlı bir terimdir. güdülenmenin üç ayrı yönü vardır.
1. kişiyi belli bir hedefe iten güdüleyici durum
2. hedefe ulaşmak için yapılan davranış
3. hedefe ulaşmak
güdüleyici durum davranışa, davranış hedefe öncülük eder; hedefe ulaşıldığında güdü hiç değilse geçici olarak giderilebilir. (erdem: s-36)
“insanları, bir başkasını kurtarmak için yaşamlarını riske etmeye ya da belirli bir hedefe ulaşmak için saatler boyu çalışmaya güdüleyen nedir?” diye sorduğumuzda, genellikle “insanlar neden davrandıkları şekilde davranırlar?” demek isteriz.
popüler olarak kullanıldığı haliyle “güdülenme” terimi; davranışın sebebine veya niçinine işaret eder. bu anlamda kullanıldığında “güdülenme” psikolojinin bütününü kapsayacaktır. ancak psikologlar, güdülenme kavramını davranışa enerjisini veren ve onun yönünü çizen faktörlerle sınırlar. güdülenmiş bir organizma, bir faaliyeti; güdülenmemiş bir organizmaya oranla daha istekli ve etkili bir şekilde sürdürecektir. organizmaya enerji vermesinin yanı sıra güdülenme, davranışı yönlendirme eğilimi taşır. ( aç bir insan yiyecek aramaya ve yemeye; acı çeken bir insan, acı veren uyarandan kaçmaya güdülemiştir)
bir çok psikolog, bu tanımlarda uzlaşabilecek olmasına rağmen güdülenme, halen tartışmalı bir kavramdır. bazı psikologlar, güdülenmenin yalnızca davranışın enerji verme yanlarının nedeni olduğu, davranışın yönünü ise başka mekanizmaların (öğrenme ve biliş) açıkladığı kanaatindedirler. hatta kimileri, güdülenme kavramının gereksizliğini bile öne sürmektedirler. (atkinson: s-393)
güdü ve güdülenme kavramı psikolojinin keşfetmiş olduğu en önemli kavramlardan biridir. insanların ve hayvanların davranışlarının temelinde güdüler yatar. güdüler ya bugün bilinen ve rahatlıkla anlaşılabilen, ya da henüz pek açık seçik anlaşılamayan türden olabilir. nerede olursa olunsun ve ne yapılırsa yapılsın, her davranışın altında bir güdü veya güdüler zincirinin yattığı unutulmamalıdır.
erdem selman. psikoloji ders kitabı, fil yayınevi, istanbul, 1995.
budak selçuk. psikoloji sözlüğü. bilim ve sanat yayınları, ankara
2000
atkinson l. rita-atkinson c. richard- hilgrad r. ernest: psikolojiye giriş 1, sosyal yayınları, istanbul, 1995
cüceloğlu doğan. insan ve davranışı: remzi kitabevi, istanbul, 2000
Tarih: 2016-03-02 01:56:01 Kategori: Sözlük
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Güdülenme Nedir
Bireyin, işinin yönünü, gücünü ve öncelik sırasını belirleyen iç veya dış dürtücünün etkisi ile işe geçmesi, motivasyon
Canlıda işe veya öğrenmeye geçme isteği
Güdü Nedir ? (Özet)
1. Organizmayı eyleme iten ve eylemi yönlendiren içsel uyarım durumu.
2. Kişinin enerjisini belli bir hedefe yönlendiren davranışları için gösterilen bilinçli veya bilinçsiz gerekçeler.
Bu gerekçeler tipik olarak: Duygular, beklentiler, arzular, beklentiler ve kaygılardır. ( Budak: Psikoloji Sözlüğü)
GÜDÜ (motiv) ve GÜDÜLENME (motivasyon)
Güdü: Organizmayı etkileyerek harekete hazır hale getiren iç ve dış uyarıcılardır.
Güdülenme: Organizmanın bir güdünün etkisiyle harekete hazır hale geçerek davranışta bulunma sürecidir.
Güdülenmiş Davranışın Özellikleri
1) Güdülenmiş Davranış Seçicidir: Aç bir insanın önüne su ve yemek konursa yemek yer.
2) Güdülenmiş Davranış Etkindir: Organizma güdüsünü tatmin edene kadar çaba gösterir.
3) Güdülenmiş Davranış Yorucudur: Organizma güdüsünü tatmin ederken çabalar, yorulur.
Güdü Çeşitleri
Organizmayı harekete hazır hale getiren 3 tür güdü vardır:
1) Fizyolojik güdüler
2) sosyal güdüler
3) İçgüdüler
1) Fizyolojik güdüler
Organizmanın varlığını sürdürebilmesi için gerekli olan güdülerdir.Örnek: Açlık, susuzluk, annelik, cinsellik, dinlenme, uyku, boşaltım
Özellikleri:
• Tüm canlılarda bulundukları için evrenseldir.
• Diğer güdülerin temelini oluşturdukları için birincildir.
• Kalıtım yoluyla kazanılır.
• Sosyal güdülerin kaynağıdır.
• İnsanlarda ve hayvanlarda ortak olarak bulunur.
• Yaşamak için zorunludur.
2) Sosyal güdüler
Organizmanın toplum içerisinde yaşaması sonucunda oluşan güdülerdir.Örnek: Sevme, sevilme, beğenilme, başarı, hırs, kendini gerçekleştirme vs.
Özellikleri:
• Kaynağı çevredir, toplumdur.
• Bireyden bireye, toplumdan topluma değişir.
• İleriki yaşlarda daha çok etkindir.
• Fizyolojik güdülerden daha karmaşıktır.
NOT:
• Fizyolojik güdüler evrenseldir, Sosyal güdüler ise özneldir. Bireyden bireye, toplumdan topluma değişir.
Fizyolojik güdüler doğuştandır(kalıtım), Sosyal güdüler ise öğrenme sonucu kazanılır.
• Duruma göre biri diğerinden üstün olabilir.
3) İçgüdüler
Doğuştan kazanılan, niçin yapıldığı bilinmeyen, bir türün bütün bireylerinde aynı şekilde görülen, kalıtım yoluyla bireyden bireye aktarılan, evrimleşmemiş davranışlardır.
Örnek: Arının bal yapması, Örümceğin ağ örmesi vs.
Özellikleri:
• Doğuştandır, yani öğrenilmemiştir. ( Arının bal yapması )
• Otomatiktir. ( Arı, kovanın bal ile taştığına aldırmadan bal yapar.)
• Türe özgüdür. ( Arı bal yapar, Örümcek ağ yapar, Köpek havlar, Kuş uçar vs.)
• Evrimleşmemiştir. ( Bin yıl önceki örümceklerde ağ yapıyordu. )
• Hayvanlarda görülür.
NOT:
• Fizyolojik güdüler evrenseldir, İçgüdüler ise türe özgüdür.
• Fizyolojik güdüler ve İçgüdüler doğuştandır.
• Fizyolojik güdüler otomatik değildir, İçgüdüler ise otomatiktir.
ALIŞKANLIK
Çok iyi öğrenilmiş, tekrar edile edile düşünmeden yapılır hale gelmiş davranışlardır.
Örneğin: Sigara, içki gibi.
Özellikleri:
• Alışkanlık ile İçgüdü aynı şey değildir. Alışkanlığın temelinde öğrenme vardır, İçgüdü ise doğuştandır.
REFLEKS
Organizmanın bir uyarıcıya karşı verdiği ani ve istem dışı tepkidir.
Örneğin: Öksürmek, gıdıklanmak, esnemek, gözbebeğin küçülmesi vs.
“Refleksler geliştirilebilir”
NOT:
• Refleksler geliştirilebilir. ( Karateciler, Tenisçiler, Kaleciler )
• Refleksler ortadan kaldırılamaz, bir süre geciktirilebilir. (Öksürüğümüzü bir süre tutabiliriz; ama gıcık fazla olursa tutamayız.)
• Refleksler organizmayı tehlikelere karşı korur. (Gözbebeğin ışığa karşı büyüyüp küçülmesi.)
DUYGU VE HEYECAN
Duygu: Uyarıcıların organizmada oluşturduğu haz ve acı hissine duygu denir.
Heyecan: Kısa süreli çok yoğun duygulara heyecan denir.
NOT:
• Heyecanın yararları ve zararları vardır.
• Heyecan insanın düşünme kapasitesini azaltabilir, karar vermesini zorlaştırabilir.
• Fazla heyecana maruz kalan insanlarda bir takım rahatsızlıklar ( kalp, mide, bağırsak ) ortaya çıkabilir.
• Bunun yanında heyecan insana normalin üzerinde enerji kazandırır. ( Bir normal koşmamız vardır, bir de köpek bizi kovalarken koşmamız vardır. )
• Az heyecan yararlı, çok heyecan zararlıdır.
• Heyecan sonucunda organizmada iç değişmeler ( kalp atışının hızlanması ) ve dış değişmeler ( yüz ifadesinin değişmesi ) oluşur.
Güdü Nedir ? (Detay)
yukarıda sözlük anlamını verdiğimiz “güdü” ve “güdülenme” kavramının bir çok psikolog tarafından daha değişik tanımları da yapılmıştır. bu değişik tanımları biraz sonra aşağıda göreceğiz. ama bu tanımlar yapılırken ortak olarak ele alınan nokta, güdülenmenin bir ihtiyaçtan dolayı oluşmuş olmasıdır. tanımların çoğu bu yönüyle benzerlik arz etmektedir. isterseniz tanımlara geçmeden önce güdülenmeyle ilgili güzel bir örneğe bakalım;
akşam saat onu geçmiş durumda, yarınki sınava hazırlanmak amacıyla ders çalışıyorsunuz. okuduğunuzu anlamaya başlıyor ve acıktığınızı fark ediyorsunuz. canınız bir şey çekiyor ama ne olduğunu isimlendiremiyorsunuz. evet, buldunuz! canınız işkembe çorbası istiyor. işkembeci 10 dakikalık uzaklıkta, sizinle aynı yurtta kalan arkadaşınız selim’e gidiyorsunuz ve “haydi gel, köşedeki işkembecide birer işkembe çorbası içelim” diyorsunuz. işkembecide çorbayı zevkle içerken içinizden “iyi ki aklıma çorba içmek geldi, tam da yerini buldu!” diye düşünüyorsunuz. selim’ le beraber olmak da hoşunuza gidiyor. tekrar odanıza dönüp çalışmaya başladığınızda, okuduğunuzu biraz öncesine göre daha iyi anlamaya başladığınız görüyorsunuz.
yukarıda anlatılana benzer duygu ve düşünceleri herkes günlük hayatında yaşamıştır. nasıl oluyor da aç olduğunuzun farkına varabiliyorsunuz? yalnız aç olduğunuzun farkına varmakla kalmıyor, yukarıda verilen işkembe çorbası örneğinde olduğu gibi, belirli bir türden bir yiyeceği canımızın çektiğini de anlayabiliyoruz. neden yalnız gitme yerine bir arkadaşımızla gitmeyi tercih ediyoruz.? böyle soruların cevabını bulmaya çalıştığımız zaman güdülenme psikolojisinin alanı içine girmiş bulunuyoruz. (cüceloğlu:s-229, 230)
organizmanın dürtü ya da ihtiyaçların etkisiyle harekete hazır hale gelerek amaca yönelik davranışta bulunmasına ve amaca yönelik davranışta bulunmasına ve amaca ulaştıktan sonra rahatlamasına güdülenme (motivasyon) denir. organizma amacına ulaşıp doyuma kavuşunca güdü geçici de olsa giderilir ve organizma dengesini yeniden bulur. dürtü bir istek ya da ihtiyaçla (işkembe çorbası içme isteği) başlar, güdünün uyandırdığı davranışla devam eder(çorbacıya gitme) ve amaca ulaşıp doyuma kavuşmakla (işkembe çorbasını içmek) son bulur. [1]
güdülenme, psikoloğun konu hakkında söylemek istediği hemen her şeyi içeren oldukça geniş kapsamlı bir terimdir. güdülenmenin üç ayrı yönü vardır.
1. kişiyi belli bir hedefe iten güdüleyici durum
2. hedefe ulaşmak için yapılan davranış
3. hedefe ulaşmak
güdüleyici durum davranışa, davranış hedefe öncülük eder; hedefe ulaşıldığında güdü hiç değilse geçici olarak giderilebilir. (erdem: s-36)
“insanları, bir başkasını kurtarmak için yaşamlarını riske etmeye ya da belirli bir hedefe ulaşmak için saatler boyu çalışmaya güdüleyen nedir?” diye sorduğumuzda, genellikle “insanlar neden davrandıkları şekilde davranırlar?” demek isteriz.
popüler olarak kullanıldığı haliyle “güdülenme” terimi; davranışın sebebine veya niçinine işaret eder. bu anlamda kullanıldığında “güdülenme” psikolojinin bütününü kapsayacaktır. ancak psikologlar, güdülenme kavramını davranışa enerjisini veren ve onun yönünü çizen faktörlerle sınırlar. güdülenmiş bir organizma, bir faaliyeti; güdülenmemiş bir organizmaya oranla daha istekli ve etkili bir şekilde sürdürecektir. organizmaya enerji vermesinin yanı sıra güdülenme, davranışı yönlendirme eğilimi taşır. ( aç bir insan yiyecek aramaya ve yemeye; acı çeken bir insan, acı veren uyarandan kaçmaya güdülemiştir)
bir çok psikolog, bu tanımlarda uzlaşabilecek olmasına rağmen güdülenme, halen tartışmalı bir kavramdır. bazı psikologlar, güdülenmenin yalnızca davranışın enerji verme yanlarının nedeni olduğu, davranışın yönünü ise başka mekanizmaların (öğrenme ve biliş) açıkladığı kanaatindedirler. hatta kimileri, güdülenme kavramının gereksizliğini bile öne sürmektedirler. (atkinson: s-393)
güdü ve güdülenme kavramı psikolojinin keşfetmiş olduğu en önemli kavramlardan biridir. insanların ve hayvanların davranışlarının temelinde güdüler yatar. güdüler ya bugün bilinen ve rahatlıkla anlaşılabilen, ya da henüz pek açık seçik anlaşılamayan türden olabilir. nerede olursa olunsun ve ne yapılırsa yapılsın, her davranışın altında bir güdü veya güdüler zincirinin yattığı unutulmamalıdır.
kaynakça
clifford t. morgan, psikolojiye giriş. hacettepe üniversitesi psikoloji bölümü yayınları, ankara, !995.erdem selman. psikoloji ders kitabı, fil yayınevi, istanbul, 1995.
budak selçuk. psikoloji sözlüğü. bilim ve sanat yayınları, ankara
2000
atkinson l. rita-atkinson c. richard- hilgrad r. ernest: psikolojiye giriş 1, sosyal yayınları, istanbul, 1995
cüceloğlu doğan. insan ve davranışı: remzi kitabevi, istanbul, 2000
Tarih: 2016-03-02 01:56:01 Kategori: Sözlük
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx